top of page

Erteleme Davranışı

Güncelleme tarihi: 20 Oca

Kişilerin günlük yaşantılarında sıklıkla sergiledikleri bir davranış olan erteleme, belirli bir

zamanda yapılması planlanan işlerin sebepsiz bir şeklide geciktirilmesidir. Geciktirilen işler

pek çok durumda çalışan tarafından çeşitli bahanelerle bir şekilde önemsiz olarak görülmekte

veya belirli bir nedene bağlı olarak ya son anda yapılmakta ya da hiç yapılmamaktadır. İşlerin

son anda yapılması da erteleme davranışı kapsamında değerlendirilmektedir (Stead, Shanahan

ve Neufeld, 2010). Erteleme davranışı genellikle kişilerin öne sürdüğü bir bahane veya belirli

bir nedene dayanmakta ve yapılması gereken işler ileri bir tarihte yapılmak üzere rafa

kaldırılmaktadır. Erteleme davranışı bireyin eylem ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen

bir eğilim olmasının yanında, kişinin alacağı kararları veya bir işi yapmayı geciktirmesi

durumu olarak tanımlanabilir (Sriois, 2007; Tice ve Baumeister, 1997). Ferrari, Johnson ve

McCown (1995), ertelemenin yalnızca bir davranış olmadığını aynı zamanda bilişsel ve

duyusal özellikleri de olan karmaşık bir yapısının olduğunu belirtmişlerdir. Vestervelt (2000)

ise, ertelemenin karmaşık doğası gereği bir kişilik özelliği veya çevresel etkenlerle ortaya

çıkan bir süreçten daha farklı bir yapısı olduğunu bildirmektedir.

Erteleme davranışını açıklayabilmek için farklı kuramlar geliştirilmiştir. Ellis’in Akılcı

Duygusal Davranışçı Kuramı (Rational Emotive Behaviour Theory) erteleme davranışını, akla

yatkın olmayan inanışların davranışa dönüştürülmesi olarak görmektedir. Bu kurama göre,

Kişinin karşılaştığı durumlar akla yatkın olmadığında, söz konusu durumları erteleme eğilimi

baskınlaşmaktadır. Erteleme eğilimi kişinin yetersizliğinin bir göstergesi olabileceği gibi,

belirli bir olumsuzlukla karşılaşmama durumu ile de ilgili olabilir (Orpen, 1998; Sriois ve

Tosti, 2012). Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramına göre, erteleme davranışı alt düzey

ihtiyaçların karşılanması için üst düzey ihtiyaçların göz ardı edilmesi durumudur. Erteleme

davranışlarını tercih eden kişiler alt düzey ihtiyaçlarını gerçekleştirebilmek için işi

tamamlamanın sonunda yaşayacakları üst düzey ‘başarı’ ihtiyacını göz ardı etmektedirler

(Fritzsche, Young, ve Hickson, 2003; Saddler ve Sacks, 1993). Özellik Kuramı

(Trait/Dispositional Theory) ise erteleme davranışını, kişiliğin farklı özelliklerinde

kaynaklanan oldukça farklılaşmış ve zor yönetilen bir süreç olarak görmektedir. Bununla

birlikte erteleme davranışını insanın kişiliği ile açıklamaya çalışan Bluma Zeigarnik (1938),

kişilerin erteleme davranışlarının kişisel bir seçimleri olduğunu ve bitirilmemiş işlerin daha

çok hatırlanarak ileri bir zamanda gerçekleştirilebileceğini bildirmiştir. Zeigarnik Etkisi

(Zeigarnik Effect) olarak adlandırılan bu durum, ileri bir tarihe ötelenmiş veya başlanılıp





yarıda bırakılmış ya da herhangi bir nedenle kesintiye uğramış işlerin, gerçekleştirilen

işlerden daha çok akılda kalması durumudur. Zeigarnik etkisi, çalışanın başarabileceği işleri

ertelemesi durumunda gelecekte hatırlayarak bu işlere dönmesi olarak adlandırılmakla

birlikte, iş yükü veya acil işler nedeniyle belirli işlerin ertelenmesi durumunu da içermektedir.

Zeigarnik etkisi sosyal psikolojinin önemli bir konusu olsa da özellikle yarıda bırakılmış ve

merak uyandıran konuların işlendiği arkası yarın dizileri (radyo, televizyon veya yazı dizileri

vb.) gibi medya sektöründe yoğun olarak kullanılmaktadır. Erteleme davranışını açıklamaya

çalışan kuramlar genellikle davranışın nedenlerine ve sonuçlarına odaklanmışlardır. Söz

konusu kuramlar, erteleme sürecini bir bütün olarak ele alıp kişinin farklı türden özelliklerinin

ve çevresel faktörlerin de erteleme davranışında etkili olduğu sonucuna varmışlardır.


Erteleme davranışının en önemli nedenlerinden biri kişinin zaman yönetimi konusundaki

yetersizliğidir. Günlük yaşantısında zamanı verimli bir şekilde yönetmeme, toplantı ve diğer

görüşmelerini planlayamama ve iş ile özel hayata ayırdığı zaman konusunda yaşanan sorunlar

kişinin erteleme davranışına yönelmesine neden olmaktadır. (Flett, Hewitt, ve Martin, 1995).

Kişinin bireysel korku ve yetersizlikleri, işe yönelik tutum eksikliği, karar verme

becerilerinden yoksunluk ve sorumluluk alma konusundaki isteksizlikler ertelemenin diğer

nedenleri arasında yer almaktadır (Milgram ve Toubiana, 1999). Kişinin başarı algısı veya

yapabilme becerisi de erteleme davranışının nedenleri arasında yer almaktadır.

Başaramayacağım düşüncesi ile işlerin ertelenmesi veya başarısızlık korkusu sebebiyle işi

yapmayı geciktirmek olarak açıklanabilecek bu durum, örgütlerde oldukça sık karşılaşılan bir

çeşit kaygı bozukluğudur (Orpen, 1998). Bunun yanında kişinin rasyonel olmayan beklentiler

içinde yer alması veya mükemmeliyetçi tutumu da erteleme davranışlarına neden teşkil

edebilmektedir (Vestervelt, 2000).


Erteleme davranışının neden ve sonuçlarından hareketle bu davranışın, kişinin örgüte

uyumunu, iş başarımını, psikolojik ve fizyolojik sağlığını ve performansını olumsuz yönde

etkileyen önemli bir olgu olduğu sonucuna varılabilir. Alan yazındaki tartışmalarda erteleme

davranışının çalışanın kişilik özelliklerinden etkilendiği bildirilmektedir. Erteleme, iki

kısımda ele alınmaktadır; “kişilik özelliği olarak erteleme” ya da “kronik erteleme” ve

“durumsal ertelemedir.” Kişilik özelliği olarak ya da kronik erteleme; bireyin çevresiyle baş

edebilme sürecinde yetersizlik ve çaresizlik duyguları yaşamasına neden olabilen bir

davranıştır. Kronik ertelemeyi; a) nevrotik erteleme b) kompulsif erteleme c) karar almayı

erteleme şeklinde sınıflamak mümkündür. Durumsal erteleme ise, yaşamın belirli


dönemlerinde ortaya çıkan, kronik ertelemeye göre daha az görülen ve tipik olmayan bir

davranıştır. Durumsal erteleme, genel erteleme ve akademik erteleme olarak ikiye ayrılır:

Genel erteleme, günlük yaşamda sıklıkla karşılaşılan vergileri, faturaları zamanında

yatırmama, randevulara geç kalma, pazartesi gününe hazır olması gereken bir evrakı salı ve

daha ertesi günlere bırakma, aileden birine hediye almayı ve ona telefon açmayı ihmal etme

gibi gündelik konularla ilgili geciktirmeleri kapsamaktadır. Akademik erteleme ise, özellikle

okullarda öğrencilerden beklenen sınavlara hazırlanma, ödev yapma, akademik danışmanla

yapılacak toplantıyı ve projeleri tamamlama gibi alanlarda görülen bir sorundur. Durumsal

erteleme davranışı gösteren bireyler için, bir projeye hem başlamak hem de başladıktan sonra

bitirmek oldukça zordur. Dolayısıyla kronik erteleme ile durumsal erteleme arasında bir köprü

vardır. İnsanların pek çoğu bu köprüde ortalarda bir yerlerde yer almaktadır (Dryden, 2000,;

Johnson, ve diğerleri, 1995; Milgram, MeyTal,ve Levison, 1998; Roberts, 2000). Erteleme,

temel olarak bilişsel bir sorundur (Bridges ve Roig, 1996). Çünkü erteleyen insanların,

çalışmaları, çalışma şartları ve sonuçları hakkında, akıl dışı düşünce ve inançları vardır.

Üniversite öğrencileri üzerinde yapılmış olan bir araştırmada araştırmacılar gerçekçi olmayan

inançlarla, akademik erteleme davranışı arasındaki ilişkiye bakmışlardır. Elde edilen

sonuçlara göre, akademik erteleme ile gerçek dışı inançlar arasında olumlu bir ilişki

bulunmuştur (Solomon ve Rothblum, 1984).

Ayrıca erteleme eğilimi yüksek olan kişilerin başarılarını dışsal faktörlere yükleme

eğilimindeyken erteleme eğilimi düşük olan kişilerin ise, başarılarını içsel faktörlere yükleme

eğiliminde oldukları görülmüştür. Yapılan deneysel çalışmalarda ise akademik erteleme

üzerinde bireysel ve grupla bilişsel-davranışçı eğitim programları uygulanmıştır. Uygulanan

programın mükemmeliyetçilik, sınav kaygısı, zaman yönetimi becerileri, fazla çalışma zamanı

ve sürdürülen yüksek çalışma zamanı üzerinde eşzamanlı etkileri olduğu bulunmuştur

(Larson, 1991; Binder, 2000). Bu etkilerin bahsedilen değişkenler üzerinde etkileri farklı

oranlarda gerçekleşmekle beraber, programa katılan bireylerin sınav kaygısını azalttığı, daha

iyi zaman yönetimi sağladığı, yüksek çalışma temposuna daha iyi uyum gösterdikleri tespit

edilmiştir. Burka ve Yuen (1983), erteleme davranışının özünde, kişinin benliğindeki hemen

hemen her şeyi iyi yapma gibi mutlak istekleri ile; Ellis ve Knaus (2002)’ un ileri sürdüğü,

bireylerin, çok fazla çaba harcamadan basitçe bir işi yerine getirmelerine yönelik görevlerdeki

isteklerinin karışımını içerdiği belirtilmektedir. Aynı zamanda erteleme, bir güdülenme

sorunu olarak da ele alınmaktadır.


Erteleme davranışı gösteren bireylerin zamanlarını etkili bir şekilde kullanamadıkları için,

zaman yönetimi konusunda birtakım tekniklerin kullanılması (günlük çizelgeler, yapılacak

işlerin listesi, amaç ve hedef belirleme ve günlük performans hedefleri vb. etkinlikler) önerilir

.(Schouwenburg, Tuckman 2004; Eerde, 2003; Steel, 2002; Wikman, 2001). Dawis (1999),

erteleme davranışının sosyo-ekonomik düzey (SED) ve beceri farklılıklarından etkilendiği

fakat etnik kökenden etkilenmediğini ileri sürmektedir.

Comments


© 2024 Enkay Dijital

bottom of page