Erteleme Davranışı
- Sinem Sayışman
- 25 Ara 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Oca
Kişilerin günlük yaşantılarında sıklıkla sergiledikleri bir davranış olan erteleme, belirli bir
zamanda yapılması planlanan işlerin sebepsiz bir şeklide geciktirilmesidir. Geciktirilen işler
pek çok durumda çalışan tarafından çeşitli bahanelerle bir şekilde önemsiz olarak görülmekte
veya belirli bir nedene bağlı olarak ya son anda yapılmakta ya da hiç yapılmamaktadır. İşlerin
son anda yapılması da erteleme davranışı kapsamında değerlendirilmektedir (Stead, Shanahan
ve Neufeld, 2010). Erteleme davranışı genellikle kişilerin öne sürdüğü bir bahane veya belirli
bir nedene dayanmakta ve yapılması gereken işler ileri bir tarihte yapılmak üzere rafa
kaldırılmaktadır. Erteleme davranışı bireyin eylem ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen
bir eğilim olmasının yanında, kişinin alacağı kararları veya bir işi yapmayı geciktirmesi
durumu olarak tanımlanabilir (Sriois, 2007; Tice ve Baumeister, 1997). Ferrari, Johnson ve
McCown (1995), ertelemenin yalnızca bir davranış olmadığını aynı zamanda bilişsel ve
duyusal özellikleri de olan karmaşık bir yapısının olduğunu belirtmişlerdir. Vestervelt (2000)
ise, ertelemenin karmaşık doğası gereği bir kişilik özelliği veya çevresel etkenlerle ortaya
çıkan bir süreçten daha farklı bir yapısı olduğunu bildirmektedir.
Erteleme davranışını açıklayabilmek için farklı kuramlar geliştirilmiştir. Ellis’in Akılcı
Duygusal Davranışçı Kuramı (Rational Emotive Behaviour Theory) erteleme davranışını, akla
yatkın olmayan inanışların davranışa dönüştürülmesi olarak görmektedir. Bu kurama göre,
Kişinin karşılaştığı durumlar akla yatkın olmadığında, söz konusu durumları erteleme eğilimi
baskınlaşmaktadır. Erteleme eğilimi kişinin yetersizliğinin bir göstergesi olabileceği gibi,
belirli bir olumsuzlukla karşılaşmama durumu ile de ilgili olabilir (Orpen, 1998; Sriois ve
Tosti, 2012). Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramına göre, erteleme davranışı alt düzey
ihtiyaçların karşılanması için üst düzey ihtiyaçların göz ardı edilmesi durumudur. Erteleme
davranışlarını tercih eden kişiler alt düzey ihtiyaçlarını gerçekleştirebilmek için işi
tamamlamanın sonunda yaşayacakları üst düzey ‘başarı’ ihtiyacını göz ardı etmektedirler
(Fritzsche, Young, ve Hickson, 2003; Saddler ve Sacks, 1993). Özellik Kuramı
(Trait/Dispositional Theory) ise erteleme davranışını, kişiliğin farklı özelliklerinde
kaynaklanan oldukça farklılaşmış ve zor yönetilen bir süreç olarak görmektedir. Bununla
birlikte erteleme davranışını insanın kişiliği ile açıklamaya çalışan Bluma Zeigarnik (1938),
kişilerin erteleme davranışlarının kişisel bir seçimleri olduğunu ve bitirilmemiş işlerin daha
çok hatırlanarak ileri bir zamanda gerçekleştirilebileceğini bildirmiştir. Zeigarnik Etkisi
(Zeigarnik Effect) olarak adlandırılan bu durum, ileri bir tarihe ötelenmiş veya başlanılıp

yarıda bırakılmış ya da herhangi bir nedenle kesintiye uğramış işlerin, gerçekleştirilen
işlerden daha çok akılda kalması durumudur. Zeigarnik etkisi, çalışanın başarabileceği işleri
ertelemesi durumunda gelecekte hatırlayarak bu işlere dönmesi olarak adlandırılmakla
birlikte, iş yükü veya acil işler nedeniyle belirli işlerin ertelenmesi durumunu da içermektedir.
Zeigarnik etkisi sosyal psikolojinin önemli bir konusu olsa da özellikle yarıda bırakılmış ve
merak uyandıran konuların işlendiği arkası yarın dizileri (radyo, televizyon veya yazı dizileri
vb.) gibi medya sektöründe yoğun olarak kullanılmaktadır. Erteleme davranışını açıklamaya
çalışan kuramlar genellikle davranışın nedenlerine ve sonuçlarına odaklanmışlardır. Söz
konusu kuramlar, erteleme sürecini bir bütün olarak ele alıp kişinin farklı türden özelliklerinin
ve çevresel faktörlerin de erteleme davranışında etkili olduğu sonucuna varmışlardır.
Erteleme davranışının en önemli nedenlerinden biri kişinin zaman yönetimi konusundaki
yetersizliğidir. Günlük yaşantısında zamanı verimli bir şekilde yönetmeme, toplantı ve diğer
görüşmelerini planlayamama ve iş ile özel hayata ayırdığı zaman konusunda yaşanan sorunlar
kişinin erteleme davranışına yönelmesine neden olmaktadır. (Flett, Hewitt, ve Martin, 1995).
Kişinin bireysel korku ve yetersizlikleri, işe yönelik tutum eksikliği, karar verme
becerilerinden yoksunluk ve sorumluluk alma konusundaki isteksizlikler ertelemenin diğer
nedenleri arasında yer almaktadır (Milgram ve Toubiana, 1999). Kişinin başarı algısı veya
yapabilme becerisi de erteleme davranışının nedenleri arasında yer almaktadır.
Başaramayacağım düşüncesi ile işlerin ertelenmesi veya başarısızlık korkusu sebebiyle işi
yapmayı geciktirmek olarak açıklanabilecek bu durum, örgütlerde oldukça sık karşılaşılan bir
çeşit kaygı bozukluğudur (Orpen, 1998). Bunun yanında kişinin rasyonel olmayan beklentiler
içinde yer alması veya mükemmeliyetçi tutumu da erteleme davranışlarına neden teşkil
edebilmektedir (Vestervelt, 2000).
Erteleme davranışının neden ve sonuçlarından hareketle bu davranışın, kişinin örgüte
uyumunu, iş başarımını, psikolojik ve fizyolojik sağlığını ve performansını olumsuz yönde
etkileyen önemli bir olgu olduğu sonucuna varılabilir. Alan yazındaki tartışmalarda erteleme
davranışının çalışanın kişilik özelliklerinden etkilendiği bildirilmektedir. Erteleme, iki
kısımda ele alınmaktadır; “kişilik özelliği olarak erteleme” ya da “kronik erteleme” ve
“durumsal ertelemedir.” Kişilik özelliği olarak ya da kronik erteleme; bireyin çevresiyle baş
edebilme sürecinde yetersizlik ve çaresizlik duyguları yaşamasına neden olabilen bir
davranıştır. Kronik ertelemeyi; a) nevrotik erteleme b) kompulsif erteleme c) karar almayı
erteleme şeklinde sınıflamak mümkündür. Durumsal erteleme ise, yaşamın belirli
dönemlerinde ortaya çıkan, kronik ertelemeye göre daha az görülen ve tipik olmayan bir
davranıştır. Durumsal erteleme, genel erteleme ve akademik erteleme olarak ikiye ayrılır:
Genel erteleme, günlük yaşamda sıklıkla karşılaşılan vergileri, faturaları zamanında
yatırmama, randevulara geç kalma, pazartesi gününe hazır olması gereken bir evrakı salı ve
daha ertesi günlere bırakma, aileden birine hediye almayı ve ona telefon açmayı ihmal etme
gibi gündelik konularla ilgili geciktirmeleri kapsamaktadır. Akademik erteleme ise, özellikle
okullarda öğrencilerden beklenen sınavlara hazırlanma, ödev yapma, akademik danışmanla
yapılacak toplantıyı ve projeleri tamamlama gibi alanlarda görülen bir sorundur. Durumsal
erteleme davranışı gösteren bireyler için, bir projeye hem başlamak hem de başladıktan sonra
bitirmek oldukça zordur. Dolayısıyla kronik erteleme ile durumsal erteleme arasında bir köprü
vardır. İnsanların pek çoğu bu köprüde ortalarda bir yerlerde yer almaktadır (Dryden, 2000,;
Johnson, ve diğerleri, 1995; Milgram, MeyTal,ve Levison, 1998; Roberts, 2000). Erteleme,
temel olarak bilişsel bir sorundur (Bridges ve Roig, 1996). Çünkü erteleyen insanların,
çalışmaları, çalışma şartları ve sonuçları hakkında, akıl dışı düşünce ve inançları vardır.
Üniversite öğrencileri üzerinde yapılmış olan bir araştırmada araştırmacılar gerçekçi olmayan
inançlarla, akademik erteleme davranışı arasındaki ilişkiye bakmışlardır. Elde edilen
sonuçlara göre, akademik erteleme ile gerçek dışı inançlar arasında olumlu bir ilişki
bulunmuştur (Solomon ve Rothblum, 1984).
Ayrıca erteleme eğilimi yüksek olan kişilerin başarılarını dışsal faktörlere yükleme
eğilimindeyken erteleme eğilimi düşük olan kişilerin ise, başarılarını içsel faktörlere yükleme
eğiliminde oldukları görülmüştür. Yapılan deneysel çalışmalarda ise akademik erteleme
üzerinde bireysel ve grupla bilişsel-davranışçı eğitim programları uygulanmıştır. Uygulanan
programın mükemmeliyetçilik, sınav kaygısı, zaman yönetimi becerileri, fazla çalışma zamanı
ve sürdürülen yüksek çalışma zamanı üzerinde eşzamanlı etkileri olduğu bulunmuştur
(Larson, 1991; Binder, 2000). Bu etkilerin bahsedilen değişkenler üzerinde etkileri farklı
oranlarda gerçekleşmekle beraber, programa katılan bireylerin sınav kaygısını azalttığı, daha
iyi zaman yönetimi sağladığı, yüksek çalışma temposuna daha iyi uyum gösterdikleri tespit
edilmiştir. Burka ve Yuen (1983), erteleme davranışının özünde, kişinin benliğindeki hemen
hemen her şeyi iyi yapma gibi mutlak istekleri ile; Ellis ve Knaus (2002)’ un ileri sürdüğü,
bireylerin, çok fazla çaba harcamadan basitçe bir işi yerine getirmelerine yönelik görevlerdeki
isteklerinin karışımını içerdiği belirtilmektedir. Aynı zamanda erteleme, bir güdülenme
sorunu olarak da ele alınmaktadır.
Erteleme davranışı gösteren bireylerin zamanlarını etkili bir şekilde kullanamadıkları için,
zaman yönetimi konusunda birtakım tekniklerin kullanılması (günlük çizelgeler, yapılacak
işlerin listesi, amaç ve hedef belirleme ve günlük performans hedefleri vb. etkinlikler) önerilir
.(Schouwenburg, Tuckman 2004; Eerde, 2003; Steel, 2002; Wikman, 2001). Dawis (1999),
erteleme davranışının sosyo-ekonomik düzey (SED) ve beceri farklılıklarından etkilendiği
fakat etnik kökenden etkilenmediğini ileri sürmektedir.
Comments